|
İslâm’da kadının değeri üzerine

“Birkaç sorum var. Elimden geldiğince kısa tutmaya çalıştım” diyor, bir bayan, sorular da soru değil, itham ve iftiralardan oluşuyor.

Cevaplarımla beraber paylaşıyorum.

1
. Hamilelik dolayısıyla kadına verilen ödül nedir? Çünkü bildiğim kadar bir kadın ancak anne ise değerlidir ve bu durumda bile erkekten sadece yüzde 1 daha iyi duruma geliyor.
Cevap

Hz. Aişe hiç anne olmadı, ama Peygamberimizin (s.a.) en sevgili ve değerli eşi idi.

Kadının da erkeğin de çocuk yapmaya müsait yani biyolojik ve fizyolojik durumu tam olması her yerde, her devirde istenen bir durumdur. Çocuğu olmayan erkek ve kadın bu bakımdan eksik sayılır ama İslâm’a göre insanlık değeri eksilmez.

2
. İslâm, kadının duygusal ihtiyaçlarını neden ihmal eder? Kadınlar duygusal olduğu için bin kısıtlamaları vardır ama söz konusu faydalanma objesi olduğu zaman hiçbir şeyde kısıtlama yoktur. Örnek: Bir erkek cinsel isteklerini kontrol etmekte zayıf olduğu için dört kadınla evlenebilir ama kadınlar da duygusal olduğu halde onların sorunu kimsenin umurunda değil.
Cevap

Kadının cinsellik ve duygusallığı İslâm’da gözden uzak tutulmamıştır. Örneğimiz olan Peygamberimiz (s.a.) eşleri ile yakından ilgilenmiş, onları mutlu etmek için nezih eğlencelere götürmüş, gönüllerini hoş etmek için koşu yapmış, yarışmış, cinsel temasta onların da tatmin olmaları için gerekenin yapılmasını istemiştir. Erkeklere hitaben “Ailenizin de sizin üzerinizde hakları vardır…” buyurmuştur. Eşine karşı yükümlülüklerini yerine getirmeyen erkekten zarar gören kadının ayrılma ve tazminat talep etme hakkı vardır.

İslâm’da erkek, sırf cinsel arzusunu tatmin için değil başka mücbir sebeplerle birden fazla kadınla evlenebilir. Buna maddi ve manevi gücünün yeterli olması ve evlendiği takdirde adalete riayet etmesi şarttır. İlk kadın razı olmazsa ya evlenemez veya o kadının (tahammül edemediğinde) ayrılma hakkı doğar. İkinci kadınla evlenmek farz değil, vacip değil, dîne dâhil sünnet de değildir; âdettir ve bir âdete sınırlayarak şartlı izin verilmiştir… Böyle olmasaydı bir kadınla yetinen bütün erkekler dînî sünneti terk etmiş sayılırlardı; hâlbuki böyle bir anlayış yoktur. Sosyal şartlar ve âdetler değişip de ikinci evlilik nadir hale gelince ilk hanıma etkisi daha yıkıcı olur, sırf doyma bilmez şehveti için bunu yapan kimse makbul bir Müslüman sayılmaz.

Kadın birden fazla erkekle aynı zamanda evli olamaz; çünkü bu olduğunda aile olmaz; aile olmazsa cemiyet, millet, ümmet olmaz.

3
. Kadını neler motive etmelidir? Çünkü onlara özel hiçbir şey yoktur. Bir şey istemeyelim mi?
Cevap

Erkeğe olup da kadına olmayan özel şey nedir? Böyle bir şey yok. Tam aksine kadın çalışmaya ve evi geçindirmeye mecbur değil, erkek mecbur. Kadın asker olmaya mecbur değil, erkek mecbur. Kadın, yakın akraba erkekleri için diyet ödemeye mecbur değil, erkek mecbur. Erkek altın ve gümüşü ziynet olarak kullanamaz, kadın kullanabilir…

4
. Erkeklere huri var. “cennette kıskançlığın kaldırılması durumu” da sadece kadın içindir.

Bunun anlamı, erkeğin istediği kadına sahip olması ve bu yakınlaşmanın kolay hale getirilmesidir. Ama kadın hiçbir şey hissetmez. Bu önlem neden kadın için var?

Cevap

Bu tespit doğru değil.

Cennette her kişinin (erkek olsun kadın olsun) her istediği kendisine verilir. “Orada nefislerin istediği ve gözlerin zevk aldığı her şey vardır” (Zuhruf: 43/71) buyuruluyor, “erkeklerin…” demiyor.

Cennette insanlara Allah’ın lütfedeceği şeyler, teşvik için dünyada bildiğimiz dil ile ifade edilmiştir ama bu dildeki kelimelerin dünyadaki karşılıkları kastedilmemiştir; oradaki meyve, yiyecek, içecek, erkek, kadın, cinsellik, zevk, ırmak… dünyada bildiklerimiz değildir.

5
. Bütün işkenceler kadın içindir; iddet, evlilik, kölelik, hamilelik… nedeni ne olursa olsun cehennem onu bekliyor. Çünkü orada biraz kalması gerekiyor. Kadının İslâm ile kazandığı onur budur.
Cevap

Bu soru değil, İslam’a iftira, ona duyulan nefretin kusulması olarak görünüyor.

Ne demek “Bütün işkenceler kadın içindir…” hangi işkence? İddet işkence değildir; çocuk doğuran ve âdet gören kadının tabii bir özelliğinin sonucudur. Hamilelik bir şeref, bir değer, bir özen gösterme, ilgi ve şefkat sebebidir. Kölelik kadınlara mahsus değildir ve İslâm onu kökten yok etmek için tedbirler getirmiştir. Kadının mutlaka cehenneme gireceğine dair bir inancımız, bilgimiz, ilâhî bir bildirim yoktur da, bu soru şeklindeki iftirayı yapan kadının oraya girme ihtimali vardır.

6
. Kadın çok şeyi feda eder (bedeni-özgürlüğü) ama İslâm dininde kimse bunu konuşmaz. Ancak sadece kadın olduğu için lanete uğraması gündeme gelir.
Cevap

Bu da bir önceki soru gibi iftiradır. Kadın da erkek de lanetlenemez. Büyük İslâm kadınları (evliyası) vardır, onlardan saygı ile bahsedilir.

7.
Hamilelikte vücut çatlakları çok olur (bedensel tahrip) ve hiçbir erkek veya İslâm dini bunu dikkate alır mı?

Ama adamın 2. kadınla evlenerek zaten yorgun ve bitkin olan anneyi daha da kötü ve değersiz yapmasına sebep olur.

Cevap

Hamilelikte kadının vücudunda bazı değişmeler oldu diye İslâm’da onun değeri eksilmez, tam aksine artar, eğer erkekler, kadın hamile olunca ve vücudunda çatlak yarık olunca ikinci kadınla evlenselerdi tarih boyunca her erkeğin en az iki eşi olurdu, buna da mevcut kadınlar kâfi gelmezdi. Böyle bir şey hiçbir yerde ve zamanda olmamıştır.

Osmanlı’da ikinci kadınla evlilik oranı yüzde on civarında olmuştur.

Laik ülkelerde ve dinle alakası olmayan erkeklerde, ikinci kadınla cinsel ilişkinin (zinanın, aldatmanın) oranı bu sayının çok üstündedir.

Prof. Tarhan’ın aldatma ile ilgili tespiti şöyledir:

“Günümüzde cinsel aldatma çoğu toplum için sosyal bir sorun haline gelmiştir. Tarihin hiçbir döneminde eşlerin birbirini aldatması, modern dünyadaki kadar yaygın olmamıştır. Örneğin Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre evli her yüz kadından 25’i en az bir kere başka bir erkekle cinsel ilişkiye giriyor. Yine evli her yüz erkekten 70’i de başka bir kadınla eşini aldatıyor.”

Yukarıya aynen aldığım sorularla kafası karışanlar olduğu ve olacağı için kısa da olsa cevaplarıyla paylaştım.

#İslam
#kadın
#erkek
14 gün önce
İslâm’da kadının değeri üzerine
‘Mutlaka döneceğiz’ ya da Nekbe’dir yaramızın adı
O güne geri dönmek
‘İletişim aklı’
Bir sen bir ben bir de aile
Deprem gerçeği, ekonomi güvenliği ve TOBB Genel Kurulu’ndan yansıyanlar